KKTC TANITIM ANA SAYFA

Kıbrıs Adası

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Tarihi

Tarih Öncesi Kıbrıs Adası

İlk Çağlarda Kıbrıs

Roma Dönemi

Bizans Dönemi

Haçlılar Dönemi (I.Richard) 

Lüzinyan Dönemi

Venedik Dönemi

Osmanlı Türk Dönemi

İngiliz Dönemi

Kıbrıs Cumhuriyeti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti


KKTC ŞEHİRLER TANITIM

Lefkoşa

Gazi Mağusa

Girne

Güzelyurt

İskele-Karpaz

Lefke


Kültür


DOĞAL YAŞAM

Flora

Fauna


KKTC'de Lüzumlu Telefonlar

ODTÜ KKK ANASAYFA

 

 

GÜZELYURT:

Güzelyurt (Morphou), Kuzey Kıbrıs’ın Kuzey-batısında yer alan Antik dönemde Yunanistan’dan göç eden Sparta’lılar tarafından tanrıça Afrodit için kurulduğu söylenen bir şehirdir. Girne, Lefke ve Lefkoşa şehirlerinin ortasında yer alan Güzelyurt, Trodos Dağlarına hâkim görüşü ve ılıman havası ile adanın narenciye üretimi açısından en verimli ve adanın portakal ihracatının büyük çoğunluğunu karşılayan yeridir. Bu bağlamda her yıl Portakal Festivali düzenlenir. Güzelyurt narenciye dışında karpuz, kavun, nar gibi birçok meyve ve sebzenin yetiştirildiği ve Kıbrıs Adası’na ait değişik bitki türlerinin oluştuğu bir şehirdir. Bu doğal güzelliklerinin yanında Güzelyurt, aynı zamanda Soli Antik Kenti, Vuni Sarayı, Tumba Tou Skouru, Aziz Mamas Kilisesi gibi ada tarihi açısından önemli eserlere ev sahipliği yapar.

Güzelyurt, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin Kalkanlı köyünde yer alan Kuzey Kıbrıs Kampusu ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eğitim hayatında önemli bir yere sahip olma yolundadır.

Güzelyurt’a ulaşım yurtdışından Lefkoşa’ya Ercan Havaalanı’na ulaştıktan sonra karayolu ile Girne Limanı’na deniz yolu ile ulaşıldıktan sonra karayolu ile yapılmaktadır. Güzelyurt Lefkoşa’ya 40 km, Girne’ye de 47 km uzaklıktadır.

 

 

Güzelyurt’ta Görülmesi Gereken Önemli Yerler:

 

Müzede sergilenen çift vücutlu kuzu

Arkeoloji ve Doğa Tarihi Müzesi: Müze Binası 1974 Barış Harekatından önce Metropolit olarak kullanılmaktaydı. 1974 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesine tahsis edilen binada gerekli tadilat ve düzenleme yapılarak 1979 yılında Müze olarak ziyarete açılmıştır . Çift katlı olup Arkeoloji ve Doğa olmak üzere iki bölümden ibarettir. Doğa bölümü alt katta olup Kıbrıs'ta görülen yerli ve göçmen kuş çeşitleri, böcekler, yılanlar, Akdeniz'de yaşayan balık türleri ve Kıbrıs'ın jeolojik yapısında mevcut olan taş çeşitleri bu bölümde sergilenmektedir. Üst katta yer alan Arkeoloji bölümünde ise Kıbrıs'ın çeşitli yerlerinde bulunmuş eski eserler kronolojik bir düzen içerisinde (Neolitik Çağ'dan Orta Çağ'a kadar) sergilenmektedir.Tumba Tu Skuru buluntuları ve Artemis Heykeli müzenin en önemli eserlerini teşkil ediyor. Artemis Heykeli 68cm boyunda olup Efes'te bulunan Artemis Heykelleri ile gerek malzeme, gerekse şekil bakımından büyük benzerlik göstermektedir. Çok memeli oluşu bolluk ve bereketi simgelemektedir. Bu heykel iki adet geyik heykelciği ile birlikte 1980 yılında Salamis'te tesadüfi olarak bir turist tarafından denizden çıkartılmıştır. M.S 2.yüzyıla tarihlenmektedir. Ayrıca soldaki resimde görüldüğü gibi çift vücutlu tek başlı doğmuş kuzu gibi ilginç örnekler de alt katta sergilenmektedir.

Müzede sergilenen balık türleri ve fosil örnekleri

 

Aziz Mamas (St. Mamas) Kilisesi:  Kıbrıs’ın tanınmış azizlerinden Aziz Mamas için Bizans döneminde yapılan kiliseden bugüne pek iz kalmamıştır. Aziz Mamas, Güzelyurt’a yakın bir mağarada yaşadığı inanılan bir keşiştir. Aziz Mamas hakkında yanı zamanda 1725 yılında tamamı ile yeniden inşa edilen kilise ve manastırın bazı bölümlerinde, bu eski izleri görmek mümkündür.

    

St. Mamas Kilisesi   

St.Mamas'ı betimleyen ikon

                                                   

                                                                                                   

Soli ile özdeşleşmiş zemin mozaiklerinden biri

Soli Antik Kenti: Antik dönemde kurulmuş Dokuz Kıbrıs Krallığı’ndan birine ev sahipliği yapana Soli kenti, Kıbrıs Adası’nın kuzey batı sahilinde Gemikonağı’nın 1.5 Km kadar batısında Aşağı Bağlıköy sınırları içerisinde yer alan bir şehir olup ve Kıbrıs Tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Yakın dönemde yapılan kazılarda Soli’de insan yerleşiminin tarihinin M.Ö.11.yüzyıla kadar eski olduğu tespit edilmiştir. Asurluların haraç aldıkları kentleri içeren listede kentin adı Si-il-lu olarak geçmektedir. Soli isminin ünlü Yunalı Filozof Solon’dan geldiği tahmin edilmektedir. Anlatıldığında göre M.Ö. 600 yıllarında Aepea Kralı Philikypros’un ülkesini daha uygun bir yere taşımak istemiş ve Solon da ona güzel ve verimli suyu, berektli bitki örtüsü ve korunaklı limanıyla Soli’nin bulunduğu yeri tavsiye etmiştir. Soli de Solon’un ismine atfen adanın zengin ürünlerinin pazarlandığı bir ticaret şehri olarak  kurulmuş ve zaman içerisinde önemli bir liman kenti olmuştur. Soli Krallığı, M.Ö. 498’de diğer Kıbrıs Krallıkları ile birlikte Kıbrıs’ı yöneten Perslere karşı başkaldırmış ama yenilmiş ve şehir Persliler tarafından alınmıştır. Persliler Soli’yi kontrol etmek içinde Vouni Sarayı’nı inşa ettirmişlerdir. Soli’nin en görkemli zamanı Roma dönemi olmuş ve o dönemin ihtişamı yapılan kazılar ile ortaya çıkarılmıştır. Adanın Hıristiyanlık tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan Soli, Hıristiyanlık konsüllerine katılmış ve M.S. 325’deki İznik konsülünde 3, Sardes Konsülünde 12 piskoposla temsil edilmiş ve dönem içerisinde adadaki piskoposluk merkezlerinden biri olmuştur. Soli aynı zamanda 4 İncil'den birini yazan misyoner Aziz Mark (St.Mark)'ın St.Auxibius'u vaftiz ettiği yerdir. St.Auxibius da havari St.Paul tarafından Soli piskoposu olarak atanmıştır. Soli’de M.S.4.yüzyılda bakır madenleri kapanmış ve limanda gemilerin giremeyeceği kadar dolmuş ve Soli hem önemini hem de gücünü kaybetmeye başlamıştır. Birçok kez saldırılara maruz kalan kent, son olarak M.S. 7.yüzyıldaki Arap akınları ile tahrip edilmiş ve yok olmuştur. Bu tahriplere rağmen Soli şehrinde 1927 yılından itibaren yapılan kazılarla sahip olduğu güzellikleri ortaya çıkarılmıştır. Soli’deki kazılarda mimari ve içindeki yer alan altın, metal ve seramik malzemelerle zengin ve Klasik ve Helenistik döneme ait 7 mezar bulunmuştur. Soli’de bugün kazılarda ortaya çıkarılmış Kıbrıs’ın en eski kiliselerinden biri, Yunan tiyatrosu kalıntıları üzerine M.S.2. ve 3.yüzyıllarda kayalık tepenin eteğine inşa edilen 4000 kişilik Roma tiyatrosu, Isis, Afrodit ve Serapis tapınakları, saray kalıntıları ve agora yer almaktadır. Soli Afroditi'nin heykel gövdesi Güney Kıbrıs'ta yer alan müzede sergilenmektedir. Roma Tiyatrosu'nun oturma taşları 19.yüzyılda İngilizler tarafından Port Said'in iskele kenarlarının yeniden inşasında kullanılmıştır.

 

Tumba Tu Skuru (Tumba Tu Skouru):Güzelyurt-Girne anayolunun batısında, Güzelyurt şehir sınırları içinde ye alan Tumba Tu Skuru, Geç Bronz Çağ’ına ait bir yerleşim yeridir. 1970’li yıllarda yapılan kazılarda çıkarılan eserler, Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenmektedir.

 

 

 

Vouni Sarayı: Marion kentinin Pers sempatizanı olan kralı Doxandros tarafından, civarındaki Yunan taraftarı yerleşim birimlerinin (Soli) kontrolü için M. Ö. 5.yüzyılda yaptırılmıştır. M. Ö. 380 yılında Soli halkı tarafından yakılmış ve bir daha yenilenememiştir. Yapılan kazılarda, altın ve gümüş bilezikler, işlemeli gümüş kupalar ve yüzlerce madeni para bulunmuştur. Sarayın güneyinde, M. Ö. 5.yy’ın sonlarında yapılmış bir Athena tapınağının izleri vardır.

 

 

LEFKE

Trodos Dağları kıyısında, sahilde kurulmuş olan Lefke şehri, Güzelyurt havzasının tüm özelliklerini barındırır. Doğal zenginliği açısından kaliteli ve saf kumsal alanı ve su kaynakları ile adanın en iyi narenciye ürünlerinin yetişmesi unvanına sahiptir. Lefke aynı zamanda Piri Osman Paşa Camisi ve Vezir Osman Paşa'nın mezarı gibi tarihi eserler yanında müzeye sahiptir.

Lefke’ye ulaşım Güzelyurt üzerinden karayolu ile yapılmaktadır. Lefke-Güzelyurt arası 21 km, Lefke-Lefkoşa arası 61 km’dir.